İnsanları iyi, kötü, doğru, yanlış, zengin, fakir (v.s.) diye ayırmak…
Yolları insanlara zarar verecek şeyler ile donatmak ve artıklarımızı sağa sola atmak,
Akrabaları unutup herkesi kendi haline bırakıp, ne hali varsa görsün demek,
Ticarette hep kâr hedefi gözetmek,
Harama helale hiç bakmamak,
Ölçü ve tartıyı istediğimiz gibi ayarlamak,
Kasalarımızı, banka hesaplarımızı tepeleme doldurmak ve kimseye bundan bir pay ayırmamak,
Bilip bilmediğimiz her konuda ulu orta istediğimiz gibi konuşmak,
Bildiğimizi her yerde böbürlenerek anlatmak,
İnsanları toplum önünde küçük düşürmek ve zor durumda bırakmak,
Bir borç verdiğimizde karşı tarafı durmadan sıkıştırarak onu zor durumda bırakmak, bize karşı her zaman ezik durumda olmasını sağlamak,50
Yâ da borç aldığımızda ödememek ve geciktirmek için elimizden geleni yapmak,
Verdiğimiz sözleri yerine getirmemek,
Randevularımıza zamanında gitmemek,
İşlerimizde istişare etmemek ve her kararı kendi doğrularımıza göre almak,
Zayıf ve kimsesiz kişileri ezip, güçlü ve kuvvetli olanın yanında olmak,
Kimseye hediye vermemek ve yardımda bulunmamak,
Evimizin, işyerimizin kapılarını herkese kapamak,
Süslü kelimeler kurup, gerçekleri göz ardı etmek,
Herkes hakkında araştırıp soruşturmadan yargılamak ve hükümler vermek,
Anne babamız, yaşlanıp bize ihtiyaç duyduklarında onları evlerinde yalnız bırakmak ya da huzurevine göndermek,
Yalanlarımızı yeminlerle destekleyip, âlemlerin yaratıcısını şahit göstermek,
Bir haksızlık gördüğümüzde başımızı önümüze eğip görmezden gelmek, sonra da her şeyin düzelmesini beklemek,
Tedbirlerimizi almadan ve çalışmadan, körü körüne 51
bir kadercilik anlayışı ile takdiri ve rızkımızı Yaratıcıdan beklemek,
Renkli kitapları alıp, kütüphanemize dizmek, fakat hiç açıp okumamak,
Selamı gizli tutmak herkesten kaçırmak.
Yukarıda saydıklarımız yalnızca birkaç örnek. Hepimiz bunlardan birini veya birkaçını icra ediyoruz. Okuyunca bunların yanlış olduğunu birçoğumuz biliyoruz ama...
Var mısınız? Bu günden itibaren bildiğimiz tüm doğrulara geri dönmeye, yanlışlarımızı düzeltmeye ve güzel örnekler olmaya hatta Eşref-i Mahlûkat sıfatına yeniden bürünerek yaşamaya…
NEREDEN GELDİK?
Nereden geldik, nerelere gidiyoruz?
Geçen güzel günleri, şiir gibi dinliyoruz
Torunlara geceleri, masal diye söylüyoruz
Geri gelsin günler diye hasretle gözlüyoruz
Yardımlaşma, komşuluk, adalet, saygı…
Huzur, saadet, mutluluk, komşu için kaygı,
Hep geride kaldı büyüğe saygı,
Oldu hepimize şimdi dünyalık kaygı.
Sadettin TURHAN