Ufacık bir dükkân açsak hesaplarımızı yapması için hemen bir muhasebeci tutuyoruz. Ben bu işi yapıyorum ama söyle bakalım zararda mıyım? Kârda mıyım? Devlete olan sorumluluklarımı yerine getirebiliyor muyum?
Peki, “ Ben canlarınızı ve mallarınızı cennet karşılığı satın aldım ” diyen Rabb’im ile girmiş olduğumuz ticarette kendi muhasebemizi yapıyor muyuz?
Hayat koşturmacası içinde mahsup kayıtlarımızı yaparken, aldığımız her türlü menfaati borç tarafına yazarken karşı hesabımız ne oluyor?
Bilânçomuzu gözden geçirdik mi?
Mevcutlar (aktif) tarafında-Kasamızda maşallah yeterli maddi gücümüz mevcut. Banka hesaplarında bir şeyler var. Müşterilerden aldığımız çekler dolu ve hatırı sayılır hisse senedine sahibiz. Alacaklarımız var hem de imalat için hammaddemiz, raflarımız, depolarımız stok dolu (arsa, bina, dükkân v.s…) araçlarımız, demirbaşlarımız hatta belki tesis ve fabrikalarımız var. Kullanmakta olduğumuz malî olmayan varlıklara bile sahibiz. Bilgisayar programlarımız var. Çizim programlarımız var hatta borsaları takip etmek için özel yazılımlarımız bile var. Gelecek yılları ilgilendiren gider ve gelirlere dahi sahibiz. Yani uzatmayalım az ya da çok aktifimiz var maşallah.
Peki, borçlar (pasif) ne durumda? Bunları elde etmek için kimlere neler borçlandık? Bankalardaki kredilerimiz, verdiğimiz çekler ne durumda? Satıcılara borçlarımız nasıl? Öz kaynaklarımız (yani daha önceki kazanımlardan kalanlar) onlar yerinde mi?
Boş verin öncekileri… Bilânçonun esas kalemine bakın. Bütün bu işler sonunda, aldıklarınız ve verdikleriniz ile KÂR’ da mıyız? ZARAR’ da mıyız?
Bu hesapları biz tutuyoruz, yapamazsak bir muhasebeciden yardım alıyoruz. Ama biliyoruz ki bizimle birlikte hayatımızın hesabını tutan her an ve saniyede bizi takip eden ve her hareketimizi kayıt altına alan görevliler de var. Onlar çok titizler hiçbir şeyi kaçırmıyorlar.
Peki, birlikte bir de gelir tablomuza bakalım mı?
Hâsılatlar, gelirler yani yaptığımız ibadetler, güzellikler, iyilikler, yardımlar ve insan olmanın verdiği görevler. Bunlara diğer gelirler (fazladan iyilikleriniz) ilave edildikten sonra bir bakın tablonuza, güzel görünüyor. İyi değil mi?
Peki, şimdi bunlardan hatalarınızı, yapmadıklarınızı, söylediklerinizi, gıybet, haset, kin, nefret, gibi olguları çıkartın. Şimdi bir bakın en altta KAR/ZARAR bölümü ne oldu? Terazi ne tarafa doğru indi?
Bütün bir hayatı yaşadıktan sonra iflas mı ettiniz? Yoksa bilânçonuza gönderecek bir KÂRA mı sahip oldunuz?
“Bu hesabı herkes yapar, muhasebeci olmaya gerek yok. İlla ki “bana yol gösteren, nasıl hesap tutacağımı öğreten biri olsun” diyorsanız. Onu da tüm hayatın ve bilânçoların sahibi olan Allah ilk insan ile birlikte göndermiş, sonra unutmasınlar diye binlerce yol gösterici ile desteklemiş ve en sonunda son mührü vurmak ve tek düzen hayat planını onaylamak için “El Emin” olanı göndermiştir.
“Yok ki, aramızda değil, nasıl ders alayım?” diyorsanız… Yüce Kitabını da hiçbir eksik fazla olmadan bizlere bırakmış.
“Anlamıyorum” diyorsanız. Onun için de bir sürü kendini seven, yardımcı kitaplar ile ders almış dostlar bırakmış.
Haydi, dostlar! Hep birlikte, hesap planlarımızı gözden geçirelim, işimize yaramayan hesapları silip atalım, eksik varsa ilave edelim. Gereksiz, boş, kuru kalabalıklar ile uğraşmayalım. Madem hayat ticareti ile uğraşıyoruz bari sonunda kazanç ile hesapları kapatıp, bir sonraki döneme hazırlıklı ve varlıklı başlayalım.
Sadettin TURHAN